Geri dön

Yaralanmalar ve Yanıklar

Yara: Çeşitli nedenlerle deri ve deri altı doku bütünlüğünün bozulmasıdır.

Yaralanmalar, batıcı ve delici yaralar, kesik yaralar ve ezik yaralar olarak sınıflandırılabilirler.

Ezik yara: Sert ve künt cisimlerin çarpması sonucu oluşan yaralardır. Trafik kazalarında en fazla karşılaşılan yaralanma biçimidir.

Batıcı ve delici yara: Sivri uçlu kesici cisimlerle meydana gelir. Kanama ve felç yönünden önemlidir.

Kesik yara: Kesici cisimlerle meydana gelen ağrılı ve kanamalı yaralardır. Yara kenarları düzgün ve uzun görünümlüdür.

Yaralanmalarda genel ilk yardım kuralları olarak şunlara dikkat edilmelidir. Yaralanma bölgesinde ağrıyı azaltmak ve şişmeyi önlemek için buz tatbik edilir. Kanayan yaralarda bölge gazlı bez ile temizlenip, başka bir gazlı bez ile kapatılıp flaster le tespit edilir. Ardından sargı beziyle yara bölgesi yukarıda olacak şekilde sarılır. Kanayan yaralara pamuk, tütün, tentürdiyot, salça vs kesinlikle sürülmez. Kesik yaralanmalarda yara kenarları uç uca gelecek şekilde pozisyon verilir. Büyük kesik yaralarda bu nedenle yaranın yönü son derece önemlidir. Yara üzerinde batan cisim bulunuyorsa çıkarılmaz. Kopan organlar en geç 6-8 saat içinde hasta ile nakledilmeli dir. Bu durumda kopan organ önce temiz plastik bir torbaya konulur. Ardından, bu torba içinde buz olan başka bir torbanın içine konulur.

ÖNEMLİ ORGAN YARALANMALARI

Baş Yaralanmaları: Kafatası, yassı kemiklerin hareketsiz eklemlerle birbirine kaynaşması sonucu oluşan ve beyni koruyan kemiklerdir. Trafik kazalarının %70 inde baş yaralanmaları olacağından çok dikkatli olmak gerekir. Baş yaralanmalarında akla ilk gelecek belirtiler ve yapılması gereken ilk yardım işlemleri şunlardır:

Kulaktan Kanama: Kulaktan kanama oluyorsa bu durum beyinde bir hasar olduğunu göstermektedir. Bu durumda hasta kanayan kulak üstüne yatırılır, kanama engellenmez Bulantı, fışkırır tarzda kusma, göz bebeklerinin büyüklük farklılığı, bilinç kaybı ve uyuma isteği beyin kanamalarının en önemli belirtileridir. Kafatası travmalarında kazazedenin kafa tasına batan cisim varsa çıkartılmamalı, soluk yolunu açık ve vücudu sıcak tutarak en hızlı şekilde sevk etmelidir.

Göğüs Yaralanmaları: Açık veya kapalı tarzda olabilir. Açık göğüs yaralanmalarında içeri giren hava akciğerleri söndürebilecek leri için çok tehlikelidir. Bu nedenle açık olan yaranın üzeri hemen elle veya sargı beziyle kapatılır. Böyle bir durumda öksürükle birlikte ağızdan açık kırmızı renkte köpüklü kan (akciğer kanaması)gelir. Göğse batan cisimler kesinlikle çıkartılmaz ve oynanmaz;yaranın kenarları sıkıca sarılarak hasta oturur yada yarı oturur pozisyonda sevk edilir.

Karın Yaralanmaları: Açık karın yaralanmalarında gözle görülen bir yara veya dışarı sarkmış bir iç organ mevcutken; kapalı karın yaralanmalarında karın bölgesinde sertlik, kusma ve susuzluk hissi görülmektedir. Açık karın yaralanmalarında: Yara bölgesi temizlenir ve organlar yara üst kısmına toplanarak temiz, ıslak bez ile örtülür. Yara vücudun enine doğru ise bacaklar karına doğru yaklaştırılır, boyuna doğru ise bacaklar uzatılır ve gergin tutulur. Kapalı karın yaralanmalarında: Soğuk tatbik edilir. Ağızdan herhangi bir yiyecek verilmez.

Omurga Yaralanmaları: Trafik kazalarında felç riskinin en fazla olduğu yaralanmalardır. Omurga kafatası dibinde başlar. Gövde, bel, kuyruk sokumu olmak üzere 33 omurdan oluşur. Omuriliği muhafaza eder. Omurga kırıklarında yaralanmasının olduğu bölgeden aşağı kısımda duyu kaybı (felç) oluşur. Bu durumlarda hasta mutlaka sırt üstü sert bir zemine yatırılmalı ve sedye ile sevk edilmelidir.

ARAÇ YANGINLARINDA DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR

Yangın söndürücü A1, A2 ve F sınıfı sürücü belgesi ile kullanılan araçlar dışındaki tüm araçlarda bulundurulmalı ve sürücünün en yakın ulaşabileceği bir yerde bulundurulmalıdır. Araçta yangın çıkması halinde; öncelikle kontak kapatılarak çevredeki insanlar uzaklaştırılır, ardından kaput açılmadan yangın söndürücü ile motorun alt ve ön kısımlarına yangın söndürücü sıkılır ve son olarak da kaput açılarak akü devreden çıkarılır.

YANIK: Fiziksel, kimyasal radyasyon gibi etkenler sonucunda dokularda meydana gelen yaralanma şeklidir. Vücut yüzeyinin %20 sinden fazlasının yanması hayati tehlike oluşturmaktadır. Bebeklerde bu oran %10 dur.

1. Derece Yanık: Derinin en üst tabakası yanmıştır, deri bütünlüğü bozulmamıştır. Kızarma, ağrı, şişlik vardır. Örneğin güneş yanığı gibi.

2. Derecede Yanık: Derinin üst ve orta tabakası yanmış; üst tabakanın altındaki damar ve sinir uçları açıkta kalmıştır. Bu nedenler ağrı vardır. Yanık sonucu içi su dolu şişlikler oluşur.

3. Derece Yanık: Derinin üst, orta ve alt bütün tabakaları yanmıştır. Yanık olan saha tamamen kömürleşmiş tir. Sinir hücreleri yandığından çoğu kez ağrı duyusu yoktur.İz bıraktığı gibi sakatlıklara da neden olabilir.

Yanıklarda İlk yardım:

Bütün yanıklarda yanık yere ve çevresine soğuk su veya buz tatbik edilir.
Su kabarcıkları patlatılmaz.
Şoka karşı önlem alınır.
Diş macunu, salça vb. şeyler sürülmez.
Kimyasal madde yanıklarında yanık yeri bol su ile yıkanmalıdır.

Doku ve Organ Bağışı

Doku ve Organ Bağışı: Kronik bir hastanın, fonksiyonlarının kaybeden organlarının yerini doldurmak amacıyla başkasından alınan doku ve organlarının bu hastalara nakline izin verilmesine denilir. Bunun için 18 yaşından büyük ve 65 yaşından küçük olmak gerekir.

Doku ve Organ Nakli: Fonksiyonlarını yerine getiremeyen organların bu fonksiyonlarını tekrar yapabilmeleri amacı ile bağışı yapılmış doku ya da organın başka bir kişiye nakledilmesidir. Doku ve Organ Bağışı hukuken ve dinen uygundur. Böbrek hastalığı, şeker hastalığı, kanser, AIDS, sarılık, ağır iltihabi durumu olanlar bağış yapamazlar.

Bağışı Yapılan Doku ve Organlar: Kan, böbrek, karaciğer, kemik iliği, pankreas, göz korneası, akciğer, kalp.

Kırık, Çıkık ve Burkulmalar

Kemik, kas ve eklemler hareket sisteminin doku organlarıdır. Eklem, kemikleri birbirlerine bağlayan yapılar olup, kaslar da hareket sisteminin aktif yapısıdır.

Kırık: Darbe sonucu kemik dokusu bütünlüğünün bozulmasıdır. Kemiğin herhangi bir yerinde olabilir.sürücü kursu

Çıkık: Kemiklerin eklem yüzeylerinin birbirinden ayrılmasıdır. En önemli belirti vücut simetri sinin bozulmasıdır. Hareketli eklem bölgelerinde meydana gelir.

Burkulma: Eklem bağlarının ve yüzeylerinin zedelenmesine denir. Bağların bir kısmı gerilmiş veya yırtılmıştır. Kemik eklemleri birbirinden ayrılmamıştır, hareketli eklemlerde meydana gelir. Kırık, çıkık ve burkulmalarda öncelikle bölge tespit edilerek gereksiz hareketlerden kaçınılır. Çünkü, oluşabilecek felç ve diğer anormallikler, kırık olan kemiğin ucunun bir organı ve damarı zedelemesi meydana gelebilir. Kırık veya çıkığı yerine getirmek için uğraşılmaz. Ağrı, şişme ve morarmayı önlemek veya azaltmak için, bölge yukarıda tutulur, elastik bandaja alınabilir ve soğuk tutulur (ilk 12 saat soğuk, daha sonra sıcak). Kırık olan bölgenin tespiti için kullanılan sert, düz maddelere atel denir. Kol ve bacak gibi uzun kemiklerin tespiti için kullanılır. Örnek, tahta, karton, mukavva gibi.

Köprücük Kemiği kırıkları: Bölge sargı bezi ile (sekizli sargı yöntemi) tespit edilir. Önemli olan kırık bölgedeki omuz bölgesinin hareketsizliğini sağlamaktır. Bu nedenle köprücük kemiği tarafındaki koltuk altı boşluğu bezle doldurulur, her iki köprücük kemiği üzerine katlanmış sargı konur ve koltuk altından bağlanır, Kesinlikle atel kullanılmaz, hasta oturuş pozisyonda hastaneye nakledilir.

Kol Kırıkları: Kol atellenerek 90 derece açı verilir ve üçgen sargı bezi ile boyna asılır. Hasta oturuş pozisyonuna getirilmelidir. Hiçbir atel malzemesi bulunamazsa ceket veya gömlek alt kısmı kaldırılarak kırık bölgeyi kavrayıp üst kısma çengelli iğne ile tutturulur. Hasta oturtularak sevk edilir.

Bacak Kırıkları: Hasta öncelikle sırtüstü yatar pozisyona getirilmelidir. Aksi takdirde kırığın tehlikesi daha fazla olmaktadır. Bacak kırıklarında kırık bölgeyi atele almak son derece önemlidir. Eğer kırık diz ve ayak bileği arasında ise atelin boyu topuktan kalçaya kadar, kırık diz ile kalça arasında ise atelin boyu topuktan koltuk altına kadar olmalıdır. Hiçbir atel malzemesi bulunamazsa, iki bacak arasına yumuşak bir malzeme konulduktan sonra bacaklar birbirlerine bağlanır. Hasta kesinlikle yürütülmemeli ve sedye ile nakledilmeli dir.

Omurga kırıkları: Felç riskinin yüksek olduğu kırıklardır. Hastanın önce soluk yolunun açık olup olmadığına bakılır gerekirse solunum yolu açılır. Kırık bölgeden aşağıda hissizlik görülür. Hasta, varsa sırt üstü sert bir tahta veya sedyenin üstüne yatırılarak boyun, bel ve diz altı boşlukları doldurulur ve bağlanır. Tahta yok ise 2 atel koltuk altından topuğa kadar konur ve bağlarla bağlanır. Yaralının sedyeye yatırılması sırasında 3 kişi gereklidir. Kesinlikle ayağa kaldırılmaz, oturtulmaz, aksi halde felç olabilir.

Kalça kırıkları: Omurga kırıklarında yapılan uygulamaların aynısı yapılır.

Haberleşme ve Yaralıların Taşınmaya Hazırlanması

HABERLEŞME: Kaza ve yaralanmalarda, Türkiye nin her yerinden öncelikle aranması gereken numara 112’dir. Haberleşme, yaralıların hayatta kalmasını sağlayacak ilk müdahale yapıldıktan sonra yapılır. Öncelikle yaralıların durumu ve sayısı bildirilir. Haberleşmede kısa, öz ve anlaşılır mesajlar kullanılmalıdır.

ehliyet ilk yardım

TAŞIMADA VERİLECEK POZİSYONLAR: Yaralıya uygun pozisyonu vermek ilk yardımın temel hedeflerinden birisidir. Yanlış verilecek bir pozisyon yaralının sakat kalmasına ve hatta ölümüne neden olabilir. Yaralının durumuna bakılarak pozisyon verilmelidir.

(Sedye ile taşıma yöntemi)

Verilecek Uygun Pozisyonlar: Solunum zorluğu çekenle, kusanlar, zehirlenenler, beyin kanaması olup kulağından kan gelenler; yan yatış pozisyonuna alınır.

Baş yaralanması, köprücük,kol kırıklarında, oturtulur.
Göğüs yaralanması, kaburga kırıklarında, sırt üstü yatırılır.
Bacak kemiği ve omurga kemiği kırıklarında, sırt üstü yatırılır.
Şok ve bayılma da; şok pozisyonuna alınır.
Karın yaralanmalarında; sırt üstü yatar enine ise, dizler bükülür, boyuna ise ayaklar gergin tutulur.

YARALILARIN TAŞINMASINDA ÖNCELİK SIRASI

Yaralılara daha iyi yardımda bulunabilmek için şu sıralamayı iyi kavramak gerekmektedir.

Birinci Derece Öncelikli Taşınması Gereken Yaralılar ciddi hayati tehlikesi bulunan, kısa süre içinde hastaneye götürülürse yaşayabilecek aksi takdirde kaybedilebilecek hastalardır.

Bu gruba: 1-Solunum zorluğu çeken, 2-Şoka girmiş veya girmekte olan, 3-Kanaması olan, 4-Geniş yanığı olan, 5-Açık karın veya göğüs yaralanması olan hastalar dahil edilebilir.

İkinci Derece Öncelikli Taşınması Gereken Yaralılar gereken ilk yardımı yapılmış veya bekleyebilecek olan hastalardır.

Örnek olarak: Turnike uygulanmış, iç kanama şüpheli hastalar verilebilir.

Üçüncü ve Dördüncü Derece Öncelikli Taşınması Gereken Yaralılar grubuna basit yaralanmalar ile ölmüş veya ölmesi kesinleşenler girmektedir.

Yaralıların taşınması ilk yardımın son aşamasıdır.

Taşımada her zaman sedye tercih edilmelidir.

Sedyeyle taşıma esnasında hasta yönünü görecek şekilde olmalı, merdivenden inerken ve çıkarken baş yukarıda; ambulansa bindirilirken ise baş taraf önde olmalıdır.

Ancak kol yaralanmalarında ve kaburga yaralanmalarında hasta sedye siz taşınabilir. Çünkü, oturtularak götürülür. Yaralı eğer araç içine sıkışmışsa çıkarılmasında ve taşınmasında en an 3 kişi olmalı; özellikle omurga ekseni (bel ve boyun) korunmalıdır.

Sağlığı Bozan Dış Etmenler

Zehirlenme çeşitlerini ve ilk yardım kurallarını unutmayınız. Vücuda zararlı olan maddelerin çeşitli yollarla vücuda alınması sonucu oluşan tehlikeli durumdur. Sindirim, solunum, deri ve damar yoluyla bu maddeler vücuda alınabilir.

Solunum Yolu Zehirlenmeleri: Bu gruba egzoz gazı, kömür zehirlenmeleri dahil edilebilir. Bu tür zehirlenmeler genellikle kapalı mekan içinde zamanla meydana gelirler. Egzoz gazı içerisindeki karbonmonoksit kanın oksijen taşıma özelliğini düşürerek zehirlenmeye yol açar. Bulantı, kusma, baş dönmesi, genel kırgınlık, şuur bulanıklığı ve solunumda zorluk gibi şikayetleri vardır. İlk yardım olarak derhal açık havaya çıkartılır, solunum durmuşsa suni solunum yapılır ve sevk edilir.

Sindirim Yolu Zehirlenmeleri: Bozuk gıda, mantar, intihar, yanlışlıkla ilaç alma vs. şeklinde olur. Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal ve şok en önemli belirtileridir. Bu tür zehirlenmelerde ilk 2 saat içinde hastayı kusturmak en iyi yoldur. Kusturma da en etkili yöntem ise parmakla dilin arka kısmını uyarmaktır. Bunun yanında hastaya bol su veya süt içirilir. Ardından bağırsaklardaki zehirli maddelerin temizlenmesi için hastaya zeytinyağı müshil verilip ishal olması sağlanır. Hastanın bilinci yerinde olmadığı durumlarda, asit baz zehirlenmelerinde (çamaşır suyu içme vs.) ve zehirli maddenin alınmasının üzerinden 2 saatten daha fazla süre geçmişse hasta kusturulmaz, bol su içirilir.

Yılan Akrep Arı Böcek Zehirlenmeleri: Zehirli yılan ısırdığında ay şeklinde diş izi vardır. Isırılan bölgede ağrı, şişlik, morarma, nabız zayıflaması, solunum zorluğu, bulantı, kusma, şok ta görülebilir. Zehrin kana karışmasını önlemek için ısırılan yerin önünden ve gerisinden turnike uygulanır. Isırılan bölge steril bir aletle kesilir, kenarlarından sıkılarak zehir boşaltılmaya çalışılır. Soğuk tatbik edilir, kalp seviyesinden aşağıda tutulur, temiz bezle kapatılarak sevk edilir. Arı ve akrep sokmalarında bölgeye amonyak sürülebilir. Ağrının giderilmesi ve zehrin vücutta yavaş yayılması için soğuk tatbik edilebilir. Tüm zehirlenmeler son derece tehlikeli olup, hastalar kesinlikle hastaneye götürülmelidir. Zehirlenmelerde hastaya yoğurt verilmesinin tıbbi bir yararı veya zararı yoktur.

Güneş (Sıcak) Çarpması: Uzun süre güneşe maruz kalmaya bağlı olarak vücutta sıcaklık birikmesi(ateş yükselmesi) dir. Güneş çarpması sonucu oluşan yüksek ateşten ilk olarak beyin etkilenir. Normal vücut sıcaklığımız 36.5 - 37.2 C0 arasıdır. Bu durumlarda hasta öncelikle gölge ve serin bir yere alınır, ılık duş aldırılır ve içecekler verilir.

Güneş (Sıcak) Vurması: Uzun süre güneşte kalan kişilerde beyindeki ısı ayarlama merkezi görevini yapamaz ve vücut ısısı artar. Bunu dengelemek için aşırı terleme olur. Terleme ile beraber sıvı elektrolit kaybının aşırı bir şekilde gelişmesine güneş (sıcak) vurması denilmektedir. Bu durumda, öncelikli olarak hastanın kaybettiği su ve elektrolitleri yerine koymak için hastaya tuzlu ayran içirilir. Ayrıca güneş çarpmasında ki ilk yardım önlemleri yapılır. Her iki durumda da vücut ısısı yavaşça düşürülür.

Donma ve Soğuk Vurması: Soğuk ve nemin etkisiyle insan vücudunun doku ve organlara yeterince kan gitmemesi sonucu oluşan ve hücre ölümüne neden olan durumdur. Donma öncesi görülen ilk belirti uyku halidir. Bunun yanında halsizlik, uyuşukluk, şuur bulanıklığı, karıncalanma ve deride pürüzlenme görülebilir. İlk yardım olarak öncelikle hastanın uyuması engellenir. Vücut ısısı yavaş yavaş yükseltilir, yavaş masaj yapılır, , hastaya kesinlikle alkol içirilmez, ılık içecekler içirilebilir.

Elektrik Çarpmaları: Şartel indirilir, şartele ulaşılamıyorsa kazazede tahta veya plastik bir şeyle itilerek akımdan kurtarılır kişinin kalbinin çalışıp çalışmadığı şah damarından kontrol edilir. Kalbi durmuşsa hemen kalp masajına başlanır.

Sürücü Sağlığı

Görme yeterliliği açısından %20 den fazla görme kaybı, gece körlüğü olanlar sürücü belgesi alamazlar. Görme kaybı gözlük veya lensle düzeltilebiliyorsa bu kişiler de ehliyet alabilirler ama araç kullanırken bunları takmak zorundadırlar.

İşitme yeterliliği açısından ise, işitme sağlığı yerinde olmalıdır. Bir kişi 5 metreden konuşmaları anlayabiliyorsa bu kişi sağlıklıdır. Kişinin işitme kaybı işitme cihazı ile düzeltilebiliyor ve kişi ile 1 metreden anlaşılabiliyorsa bu kişiler de sürücü belgesi alabilirler ancak alabileceği ehliyet cinsi B özel veya F sınıfıdır.

Kişinin akli dengesinin yerinde olması gerekmekte, şeker, tansiyon, sara (epilepsi) gibi hastalıklar ile alkol ve madde bağımlılığının olmaması gerekmektedir.

Baş ve boyun hareketlerinde %50, Bel hareketlerinde %75’ten fazla kısıtlılığı olanlar da ehliyet alamazlar.

İki bacağı veya tek bacağı olmayanlar H sınıfı sürücü belgesi alabilirler. İki kolu veya tek kolu almayanlar ise hiçbir şekilde sürücü belgesi alamazlar.

Alkol sürücülük le bağdaşmayan bir durumdur. Çünkü alkol, sürücünün refleks kabiliyetini zayıflatarak kaza yapmasına neden olmaktadır. En doğru olan davranış hiç alkol kullanmamaktır.

Ruhi yapısı bozuk olan sürücüler, kullandıkları aracın üstünlüklerinin kendisine ait olduğunu zannederler ve kural çiğnemeye elverişlidirler.

Sağlıklı ve güvenli yolculuk için emniyet kemeri kullanımı alışkanlık haline getirilmeli ve emniyet kemeri takmadan yolculuğa başlanmamalıdır.